Gjør som tusenvis av andre bokelskere
Abonner på vårt nyhetsbrev og få rabatter og inspirasjon til din neste leseopplevelse.
Ved å abonnere godtar du vår personvernerklæring.Du kan når som helst melde deg av våre nyhetsbrev.
Jules Payot'nun yazd¿¿¿ bu kitap, dünyan¿n birçok dillerine çevrilmi¿, ¿rade terbiyesi ve e¿itim sisteminin problemleri konusunda birçok yöneticiye, ebeveynlere, ö¿retmenlere rehberlik yapm¿¿ bir kitapt¿r. Ülkemizde Prof. Dr.Ali Fuat Bägil, "'Ke¿ke bu kitab¿ yirmili yälarda elde etmi¿ olsayd¿m''derken, Cemil Meriç ''Ben yeteneklerimi bu kitab¿n disipliniyle geli¿tirdim'' demektedir.Bu kitab¿, özellikle ebeveynlerin, e¿itimin çilesini çekenlerin, tembellikten kurtulmak ve ülkemizin temel de¿erlerine sahip olarak, ülkemize yararl¿ olmak isteyen bütün gençlerin acilen okumalar¿ gerekmektedir.Bu kitap, Milli e¿itim sistemindeki aksakl¿klar¿, irade zaaf¿yla tembelle¿en ve vaktini böa geçiren gençlerin, içinde bulunduklar¿ kayg¿lar¿n¿, streslerini ve kendilerine egemen olmalar¿n¿n yollar¿n¿ göstermekte, onlar¿ zararl¿ al¿¿kanl¿klardan koruyan ve ülkelerinin insanlar¿na yararl¿ birey olmalar¿n¿ sälayan metotlar¿ aç¿klamaktad¿r..
The Industry 5.0 (I 5.0) is originated from I4.0. The main idea behind I 5.0 is to reach Man_Machine (M/C)-Robot collaboration by using I 4.0 technologies. I 5.0 is not a threat for human existence; on the contrary, it is for the benefit of human being.The days of pandemic, which we are living in, shows to enterprises that to accelerate in digitalization is become more important and must be urgently implemented than ever before. Online education, online shopping, online MD appointment etc. emerges and suddenly become a part of our normal life. People manage and monitor their business ventures at home without going the facility via Apps, or online communication Technologies.This book aims to explain the basics of components and technologies of I 5.0: IoT, CPS, AI, MR, XR, AR, 5D printers, 5G Technologies, Energy harvesting, Bio-economy, Synthetic Biology, Bionics, CoBots, etc. In this book, it is also mentioned about new subjects emerged in I5.0 such as GIG economy, Mass Personalization, Crowdsourcing, Block chain Technology, etc.The book gives brief information about I 5.0 background, practices and implementation to the theoreticians and practitioners.
Life in the 21th century has already been marked by a changing world in many aspects. The Internet has reached virtually the whole world, neoliberal marketing policies have become more aggressive than ever and alternative economies such as cryptocurrencies have emerged within the first quarter of this century. Adding to the equation the ever-increasing population of the world and the much increased connectedness of its residents, novel definitions of what have already been known have emerged, reflecting the changing life in our time.
¿nternetin Gazetecilik ve Haber Kültürüne Etkileri: Gazetecilerin Konuya Dair Yaklä¿mlar¿Eren Ekin ErcanKanaat Önderi mi? Sembolik Seçkin mi? Tan¿nan Habercilere Yönelik Youtube ¿zleyici Yorumlar¿ Üzerinden Bir MaxQda Çal¿¿mas¿Serkan BulutGençlerin Sosyal Medyay¿ Kullanma Deneyimleri: Anadolu Üniversitesi ¿leti¿im Bilimleri Fakültesi Son S¿n¿f Ö¿rencileri Üzerine Bir AnalizTezcan Özkan Kutlu, Ferhat YasavSosyal Televizyon Bälam¿nda Yerli Dizilerin Sosyal Medya Kullan¿m¿ Üzerine Bir ¿nceleme: Sen Çal Kap¿m¿ Örne¿iÜrün Y¿ld¿ran ÖnkReklam¿n ¿¿leyi¿ Sürecinde Etki Hiyerar¿isi Modelleri ve Sosyal MedyaSimge AksuHalkla ¿li¿kiler Uzmanlar¿ Nereye Köuyor? Sosyal Medyan¿n Ruhunu Yakalamak Mümkün mü?Berrin Balay Tuncer¿nsan Kaynaklar¿ Yönetiminde Sosyal MedyaBeste Gökçe ParsehyanCovid¿19 Pandemi Sürecinde 'Influencer Marketing'Zeynep Alkan, Sevilay UläKriz ¿leti¿imi Bälam¿nda Covid 19 Salg¿n¿ Süresince Säl¿k Bakan¿ Fahrettin Koca'n¿n Sosyal Medya Araçlar¿ndan Twitter'¿ Kullan¿m¿ Üzerine Bir De¿erlendirmeÖmer Faruk ÖzgürSäl¿k ¿leti¿imi Kavram¿ ve Sosyal Medyada Säl¿kl¿ "Säl¿k ¿leti¿imi"Seçil Utma
Kötülü¿ün özü olan, günahlar¿n ilkini i¿leyen güçlü ve kudretli ¿eytan, insanölunu cezbeden ve ayartan bir varl¿k olarak bilinmi¿tir. ¿lk kötülü¿ün ¿eytan'¿n Cennet'ten at¿l¿¿¿ ile gerçekle¿ti¿i bilinmektedir. ¿eytan, tä¿d¿¿¿ insanî özelliklerle ve ¿eytan ad¿na insanl¿¿a tan¿mlanan yedi önemli günahla insan için hem bir rehber hem de bir ayartma fonksiyonu i¿levindedir. Kötü ve iyili¿in, güzel ve çirkinin, asl¿nda tüm z¿tl¿klar¿n dünyada dengesini de sälad¿¿¿ dü¿ünülen ¿eytan acaba gerçekten ilk kötülü¿ün sembolü mü yoksa sadece bir cezaland¿r¿c¿ m¿d¿r?Bu kitap ¿eytan'¿n sinemada ve önemli edebiyat eserlerinin sinemaya yans¿malar¿nda nas¿l bir i¿leve sahip oldüunu, dinî eserler ile benzerlik ve farkl¿l¿klar¿n¿, popüler kültürün etkisi ile ilk ¿eytan'dan günümüze nas¿l bir de¿i¿im geçirdi¿ini gözler önüne sermek üzere yaz¿lm¿¿t¿r.Kitaba konu olan filmler:Richard Burton'¿n 1967 yap¿m¿ Dr. Faustus filmi,Cappola'n¿n 1992 yap¿m¿ Bram Stoker Drakula filmi,Hackford'un 1997 yap¿m¿ ¿eytan¿n Avukat¿ filmi,Wachowski Karde¿lerin The Matrix (1999), Matrix Reloaded (2003) ve Matrix Revolutions (2003)'¿,Kapinos'un 2016-2021 y¿llar¿ aras¿nda 6 sezon devam eden Lucifer dizisi.
Elinizdeki kitap, F.CAYRE'nin dört ciltlik Kilise Babalar¿'n¿n Tarihi Ve Doktrinleri isimli kitab¿n¿n, üçüncü ve dördüncü ciltlerini olüturmaktad¿r. F.CAYRE, hem üçüncü ciltte, hem de dördüncü ciltte, H¿r¿stiyan ¿lahiyat¿ ve doktrinleri konusunda çok önemli bilgiler sunmaktad¿r.Bu kitab¿n Üçüncü cildi; Milâdi 430 y¿l¿ndan bälayarak, IX. yüzy¿l¿n bä¿na kadar ç¿kmaktad¿r. St.Augustin'den sonraki bu yüzy¿llar, as¿rlar boyu devam edecek olan Kristolojik tart¿¿malar¿n ortaya ç¿kt¿¿¿ bir dönemdir. Asl¿nda bu dönem, Patristik felsefenin alt¿n çä¿n¿ olüturmaktad¿r.Bu kitab¿n Dördüncü cildi ise; X. yüzy¿ldan XVII. yüzy¿la kadar ki dönemde, H¿r¿stiyan ilâhiyat¿ndaki yeni geli¿meler konusunda geni¿ bilgi vermekte ve bu alanda ortaya ç¿kan yeni okullar hakk¿nda çok önemli malzemeler sunmaktad¿r. Skolastik çä¿n geçmi¿ kökenleri, Rönesans, Reform, Humanizm, Protestan reformu, Katolik kilisesinin reform kar¿¿t¿ konsilleri konusunda doyurucu bilgiye sahip olmak isteyenler bu ciltte, e¿siz belgeler bulacaklard¿r.
Tim Berners Lee ve pek çok isim internetin özgürlüklerle beraber an¿lmas¿ gerekti¿ini savunmu¿lard¿r. Bu noktada ifade özgürlü¿ünün insanlar¿n ve toplumlar¿n geli¿imi aç¿s¿ndan önemini vurgulamak ciddi bir önem tä¿r. ¿nternetin bu noktada farkl¿ dü¿üncelerin bir arada tart¿¿¿labilece¿i bir kamusal alana dönü¿mesi özellikle ilk dönem teorisyenleri taraf¿ndan hararetle savunulmu¿tur. Bu çal¿¿ma da benzer ¿ekilde teori düzeyinde internetin bir özgürle¿me arac¿ olarak kullan¿lmas¿n¿n alt¿n¿ çizer. Ancak pratik düzeyde yäananlar teoriden oldukça farkl¿d¿r. ¿nternette genellikle ifade özgürlü¿ünün s¿n¿rlar¿ ä¿larak nefret söylemi ve ayr¿mc¿l¿k vuku bulmaktad¿r. ¿slam kar¿¿tl¿¿¿n¿n Müslüman kar¿¿tl¿¿¿na dönü¿üp dönü¿medi¿i sorusunu gündeme getirme çabas¿ndaki bu çal¿¿mada prensip olarak herhangi bir dinin ö¿retilerine kar¿¿ olman¿n suç olarak konumland¿r¿lmamas¿ gereklili¿i vurgulanmaktad¿r. Öte yandan bir dinin kar¿¿t¿ olmak o dine inananlara kar¿¿ olmay¿ gerektirmez. Çünkü bu kar¿¿tl¿k egemen kültürün, toplumda az¿nl¿k durumda olan kültürün üyelerine sistematik ¿ekilde ayr¿mc¿l¿k uygulamas¿ ile sonuçlanacakt¿r. Buradaki k¿rm¿z¿ çizgi ise bu kar¿¿tl¿¿¿n bireysel düzeyde kalmas¿ ve kurumsal düzeye (devlet, sivil toplum vb.) yans¿mamas¿ ve bireysel düzeyde olsa bile nefret söylemi içermemesidir. E¿er bir devlet bir dini "Öteki" olarak konumland¿r¿r ona kar¿¿ oldu¿u belli olan kanunlar ve uygulamalar (¿ngiltere'deki Teröre Kar¿¿ Mücadele ve Güvenlik Kanunu gibi) yapmaya bälarsa bir dine kar¿¿ olman¿n yans¿mas¿ olarak ona inananlara yap¿sal bir ayr¿mc¿l¿k uygulanmas¿ kaç¿n¿lmaz olur. Bu çal¿¿man¿n bäka çal¿¿malar taraf¿ndan tart¿¿¿lmas¿na sal¿k verdi¿i nokta ise internetin güçlendirdi¿i ä¿r¿ unsurlar¿n da etkisiyle ana ak¿m partilerin yäad¿¿¿ savrulman¿n tüm politik arenay¿ etkilemesi ve Bat¿'da ¿slam kar¿¿tl¿¿¿n¿n Müslüman kar¿¿tl¿¿¿na dönü¿mesidir.
Mäara resimlerinden Roma mozaiklerine, Âdem ile Havva'n¿n elmas¿ndan Barok Dönem natürmortlar¿na; paketlenmi¿ d¿¿k¿dan duvara bantla yap¿¿t¿r¿lm¿¿ muza, tuvale dönü¿en sofralara, ünlü ¿eflerin servis tabaklar¿na...Sanat ve gastronomi ili¿kisini oldukça geni¿ bir perspektiften ele alan bu çal¿¿ma, yeme-içmenin sanatla olan serüvenini bambäka bir zaviyeden bakarak yorumlamakta ve muhataplar¿na konu özelinde ilgi çekici bir okuma yapma imkân¿ sunmaktad¿r.
Müstakil literatürlerde 'inanç odakl¿ bir dönü¿üm' ve 'ruhsal bir bäkalä¿m' olarak ele al¿nan din de¿i¿tirme konusu, bu metinde 'kimlik odakl¿ bir sapma', 'farkl¿läma/bäkaläma' ve 'bir ötekiye/yabanc¿ya dönü¿me' sürecinin ili¿kisel in¿a biçimlerine göndermeler yap¿larak anlat¿ld¿. Bu metin, toplumu kuran güç ili¿kilerinin yap¿sal görünümü ve fail imleyicileri olan kimliklerin özlerini ve di¿erlerini içine alan e¿itsizlik ve ötekile¿tirme pratiklerini anlama merak¿n¿, din de¿i¿tiren gibi göz önünde olmayan ve 'göze batmayan' bir grubun sinik çaresizli¿i üzerinden anlatt¿. Din de¿i¿tirenler ve onlar¿n sosyal çevrelerinden (Hristiyan, Müslüman, Dini ¿nançs¿z) bireylerin öz-tan¿kl¿klar¿ çerçevesinde ili¿kisel bir döküme kavu¿an din de¿i¿tiren kimli¿i, ele¿tirel bir perspektif ve 'kimlik/yabanc¿l¿k/ötekilik/damgalama' ili¿kileri ekseninde de¿erlendirildi. Metinde kastedilen din de¿i¿tiren, inanc¿yla birlikte var olan de¿ildir; inanc¿n¿ ku¿atan maddi bir pratik olarak 'yabanc¿ kimli¿iyle' yäamak zorunda oland¿r. ¿deolojik varl¿¿¿, inanc¿n¿n kurgusunu d¿¿layarak onu Araf'ta b¿rakmaktad¿r.
¿nsanölunun hakikat aray¿¿¿n¿n ya da bir hakikat in¿as¿ çabas¿n¿n gere¿i olarak geli¿en semboller dünyas¿n¿n izdü¿ümü olarak sanat tarihi; bir yönüyle, kutsal¿n tezahürünün tarihidir. Bu aç¿dan bak¿ld¿¿¿nda sanat da asl¿nda äk¿n olana, kutsal olana kar¿¿ geli¿tirilen kar¿¿ konulamaz ilginin, merak¿n ve korkunun yans¿mas¿ olmütur on binlerce y¿l boyunca...Kutsal ve sanat ili¿kisine yönelik fenomolojik bir deneme olan bu çal¿¿ma; tanr¿lardan, krallardan, bakirelerden, ritüellerden ve mabetlerden bahsetmesinin yan¿nda, ayn¿ zamanda muhatab¿na bir solukta okuyacä¿ ezber bozan sayfalar vadetmektedir.
Asr¿n insan¿n¿ her yönüyle küatan; hatta onu arafta kalmaya zorlayan, yeni sosyal ekosistemin, bir ön ad¿ "yeni gerçeklik". Döru bilgilendirme ile manipülasyonlar¿n; "Biz" ile "Öteki" aras¿nda kalman¿n; dijital olan ile insani olan aras¿nda kalman¿n ad¿ da 'yeni gerçeklik'. Siyaset dünyas¿nda ise 'yeni gerçekli¿in' tasviri post-truth (hakikat sonras¿) zamanlar ¿eklinde dile getiriliyor. ¿leti¿im bilimci O¿uz Göksu'nun editörlü¿ünde, birbirinden de¿erli genç yazarlar¿n metinleriyle ortaya ç¿kan bu kitap, be¿eri bilimlerin disiplinleraras¿l¿¿¿yla, yeni gerçekli¿in nas¿l in¿a edildi¿ini ya da alg¿ yönetimlerinin farkl¿ alanlarda, 'nas¿l' harekete geçti¿ini bizlere sunuyor: Kamuoy/u/lar¿ ve gündem/ler olüturmak, seçmen davran¿¿lar¿n¿ yönlendirmek, tüketici yönelimlerini belirlemek, dijital ortamlarda eylemler gerçekle¿tirmek, film endüstrileri ya da sosyal medya alanlar¿nda, savä propagandalar¿n¿ aratmayacak yeni zihinsel metaforlar ortaya koymak, uluslararas¿ diplomasiler geli¿tirmek gibi konular¿yla kitap, yeni gerçekli¿i genç kalemlerin yorumlar¿yla okurlar¿na sunuyor.Prof. Dr. Edibe SözenCumhurbäkanl¿¿¿ Sosyal Politikalar Kurulu ÜyesiTek kutuplu dünya düzeninin kimyas¿n¿n bozulmas¿ ve bölgesel geli¿melerde yeni aktörlerin ön plana ç¿kmas¿yla birlikte uluslararas¿ sistemde çe¿itli alanlarda paradigma de¿i¿iklikleri söz konusu oluyor. Dünyan¿n farkl¿ bölgelerinde güç parçalanmalar¿n¿ ve parçal¿ ittifaklar¿ beraberinde getiren yeni uluslararas¿ sistemde alg¿ yönetimi, hem sivil hem de kamu diplomasisi aç¿s¿ndan mühim hale geliyor. Günümüz küresel siyasetinde kimi ülkeler yaln¿zca askeri boyuttaki tehditlerle de¿il psikolojik savälar¿ ve alg¿ operasyonlar¿n¿ da içeren meydan okumalarla kar¿¿ kar¿¿ya kal¿yor. Bu çerçevede alg¿ yönetimi, döru bilginin ivedi ¿ekilde uluslararas¿ alana tä¿nmas¿, yalan haber ve dezenformasyonla mücadele edilmesi noktas¿nda vazgeçilmez bir mücadele alan¿ oluyor. Eserde kaleme al¿nan siyasal ve dijital ileti¿im merkezli çal¿¿malar ile AB'nin dezenformasyonla mücadele politikalar¿ bu anlamda büyük önem arz ediyor. Fikirlerin ve duygular¿n anlam haritalar¿n¿ ileti¿im argümanlar¿yla çerçeveleyen tüm yazarlar¿ tebrik ediyorum.Dr. Çäatay ÖzdemirTürkiye Cumhuriyeti ¿leti¿im Bäkan Yard¿mc¿s¿Alg¿ yönetimi, dünyada oldüu gibi Türkiye'de de çokça tart¿¿¿lan konular¿n bä¿nda geliyor. 19 makaleden olüan bu eser, alg¿ yönetiminin farkl¿ boyutlar¿n¿ güncel örneklerle ve kavramsal düzeyde ele al¿yor. Sinema ve fotöraftan dijital ileti¿ime, sosyal medyadan siyasal liderli¿e kadar birçok alanla alg¿ yönetimi ili¿kisi kapsaml¿ biçimde de¿erlendiriliyor. Güvenlik alg¿s¿n¿n yan¿ s¿ra, sinemada ötekile¿tirilen Türkler ve Türkiye alg¿s¿ zihninizde yeni çär¿¿¿mlara yol açacak. Kitab¿n, alana farkl¿ bir soluk ve vizyon getirece¿ini söyleyebilirim.Prof. Dr. Zakir Av¿arAnkara Hac¿ Bayram Veli Üniversitesi ¿leti¿im Fakültesi Dekan¿
Sevilay Ulä - Kâr Amac¿ Gütmeyen Kurumlar ve Etkile¿im ¿li¿kisinde Sosyal Medyan¿n RolüEmel Demir Askerölu - Halkla ¿li¿kiler Perspektifinden Säl¿k ¿leti¿iminde Uygulama ve Örneklerle Instagram Kullan¿m¿Seçil Utma - Säl¿k ¿leti¿imi ve Sosyal Medya ¿li¿kisi: Säl¿k Okuryazarl¿¿¿ Kavram¿ Çerçevesinde Kuramsal Bir De¿erlendirmeSimge Aksu - Säl¿k ¿leti¿iminde Sosyal Medya Kullan¿m¿n¿n EtkileriAli Emre Dingin - Sosyal Medyan¿n Örgütlenme GücüHicabi Arslan, Asl¿han Topal, Gizem Gürel Dönük - Ele¿tirel Medya Okuryazarl¿¿¿nda Yeni Boyut: Sosyal Medya Okuryazarl¿¿¿Dilan Çiftçi, Pelin Agocuk - Sosyal Medya Devrimleri ve Siyasal ¿leti¿im Alan¿ Olarak SinemaMustafa Aslan, Serhat Yetimova - Sinema Filmlerinin Tan¿t¿m ve Pazarlanmas¿nda Sosyal Medyan¿n Etkisi: 2019 Y¿l¿ Türkiye Örne¿iTezcan Özkan Kutlu - Sosyal Medya ve Yeni Yay¿nc¿l¿k Formlar¿: Türkiye'de Podcast Yay¿nc¿l¿¿¿n¿n Geli¿imiMenderes Akdä - K¿sa Film Atölyelerinin Çocuklarda ve Gençlerde Sosyal Medya Bä¿ml¿l¿¿¿n¿n Azalt¿lmas¿ndaki Rolü
En son sat¿n almaya de¿er gördü¿ünüz ¿eyi hat¿rlay¿n! O her ne ise, sizce gerçekten ihtiyac¿n¿z m¿yd¿? Yoksa kapsaml¿ ve programl¿ bir ilüzyonun parças¿ m¿? Ve bu ilüzyon, de¿er yarg¿lar¿n¿za yön vermek isteyen cambazlar¿n bir aldatmacas¿ m¿?
Elinizdeki kitapta özellikle, ''KUTSAL'¿n TECRÜBES¿'' üzerinde çok derin tahlillere girerek Eliade, ilk insan¿n D¿NDAR ADAM oldu¿unu ve Kutsal'¿n diyalekti¿inin, bütün diyalektik dü¿üncelerden önce geldi¿ini belirtmektedir. Felsefî dü¿ünce, irsen ve yap¿sal olarak D¿NÎ olan bir anlam dünyas¿nda kar¿¿lanm¿¿t¿r. Kutsal¿n diyalekti¿i daha sonra ak¿l taraf¿ndan ke¿fedilen bütün diyalektik hareketlerin önüne geçmi¿ ve onlara modellik görevi yapm¿¿t¿r. Bunun için, insan akl¿n¿n, bir kutsala inanmadan, nas¿l çal¿¿abilece¿ini hayal etmek oldukça zordur. Buna göre, gerçek ve anlaml¿ bir dünya bilinci, s¿k¿ s¿k¿ya kutsal¿n ke¿fine bäl¿d¿r. ¿¿te bu kitapta i¿lenen temel konu budur.
Elinizdeki kitap, F. Cayré'nin dört ciltlik Kilise Babalar¿'n¿n Tarihi ve Doktrinleri çal¿¿mas¿n¿n birinci ve ikinci ciltlerini olüturmaktad¿r.Bu kitaplarda, Hz. ¿sa'dan sonraki 430 y¿ll¿k dönemdeki H¿ristiyanl¿¿¿n temel inanç ve doktrinleri konusundaki tart¿¿malar¿ okuyacaks¿n¿z. Türkiye'de, bu konularda yaz¿lm¿¿ eserler, yok denecek kadar azd¿r. Hâlbuki H¿ristiyan ¿lâhiyat¿n¿n, doktrinlerinin ve dogmalar¿n¿n iyi ¿ekilde anlä¿labilmesi için H¿ristiyan Kilise Babalar¿ olarak kabul edilen bu insanlar¿n, bilimsel olarak çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Di¿er yandan ülkemizde, ilâhiyat ve ¿slâmî ilimler ad¿yla birçok fakülte aç¿lm¿¿t¿r. ¿slâmî ¿lâhiyat ¿limlerinin yan¿nda, on be¿ as¿rdan beri, ¿slâm'¿n en büyük rakip dinlerinden birisi olan H¿ristiyanl¿¿¿n, Müslüman ¿lâhiyatç¿lar taraf¿ndan da çok iyi bilinmesi gerekmektedir. H¿ristiyan kilise bilginleri, VIII. as¿rda St. Jean Damascène'le (676-749) bälayan ve XIII. as¿rda Raymond Lulle ile (1232-1315) devam eden ¿slâmiyet'e kar¿¿ yönelttikleri ele¿tiriler, Bat¿ dünyas¿nda ciddi bir "¿slamafobi"nin tohumlar¿n¿ ekerken ¿slâm ilâhiyatç¿lar¿ Yunanca ve Latince bilmedikleri için H¿ristiyan Kilise Babalar¿ ve H¿ristiyan ilâhiyat¿na kar¿¿ çöu zaman sessiz kalm¿¿lard¿r.Fulbert Cayré'nin bu çal¿¿mas¿n¿n birinci kitab¿, H¿ristiyan inanç tarihinin ilk üç asr¿n¿n incelenmesi aç¿s¿ndan oldukça önemlidir. Çünkü daha sonraki yüzy¿llarda ortaya ç¿kacak olan birçok dinî ak¿m¿n, Agnostisizmin temelleri bu as¿rda at¿lmaya bälam¿¿t¿r. Yunan ve Roma Paganizmiyle iç içe yäayan bu Antikite H¿ristiyanl¿¿¿n¿n, maruz kalacä¿ idarî ve dinî i¿kencelerle bu yüzy¿llarda nas¿l yüzle¿ti¿ini bu kitap bize, en canl¿ ¿ekilde anlatmaktad¿r. Fulbert Cayré'nin Kilise Babalar¿ Tarihi'nin ikinci kitab¿ da, H¿ristiyanl¿¿¿n derinlemesine anlä¿lmas¿ için, Döu-Bat¿ H¿ristiyanl¿¿¿n¿n olüum süreci ve IV. as¿rdaki dinî ve sosyal tart¿¿malar¿n arka plan¿n¿ ö¿renmek ve piskopos merkezleri aras¿ndaki siyasî, dinî ve nüfuz çeki¿melerini anlamak için çok önemli belgeler sunmaktad¿r. Bu belgelerin, ¿slâm ilâhiyatç¿lar¿na, Türk entelektüellerine, polemik edebiyatç¿lar¿na, ¿slâm-H¿ristiyan entelektüel kar¿¿lämalar¿nda çok önemli malzemeler sunacä¿n¿ ve bu malzemelerin çat¿¿maya de¿il, entelektüel bilinçlenmeye katk¿ sälayacä¿ äikârd¿r.
¿ni¿leri ve ç¿k¿¿lar¿yla, dün yapt¿klar¿n¿ bugün bozmalar¿yla, dudak uçuklatan bäar¿ ve bäar¿s¿zl¿k hikâyeleriyle Türkiye, gerçekten de dünyada e¿ine ender rastlanan zengin bir sosyal bilim laboratuvar¿d¿r. Bir bakm¿¿s¿n¿z ¿aha kalkm¿¿ bir Türkiye, bir de bakm¿¿s¿n¿z tökezleyen, aksayan bir Türkiye. Bir dönem özene bezene in¿a etti¿i kurumlar¿ ertesi dönem kendi eliyle darmadä¿n eden, U dönü¿leri yapan, zikzaklar çizen bir Türkiye. Bä¿na gelenleri kendi hatalar¿n¿n bile¿ik sonucu olarak görmekten ziyade, envai çe¿it komplo teorileriyle suçu sürekli bäkalar¿nda, d¿¿ mihraklarda arayan bir Türkiye..Bu çerçevede elinizdeki kitap Türkiye ekonomisinin son yirmi y¿ll¿k maceras¿n¿n, dörular¿ ve yanl¿¿lar¿yla, art¿lar¿ ve eksileriyle ele¿tirel bir de¿erlendirmesini yapmaktad¿r. Türkiye'nin 2000'li y¿llardaki serüvenine bir bäar¿ hikâyesi denebilir mi? Hem evet, hem hay¿r! Nas¿l yani, demeyin; buras¿ Türkiye, ¿öyle istikrar içinde bir elli y¿l, yok öyle! 2001 ekonomik kriziyle dibi gördükten sonra 2002 ile bälay¿p 2013'te zirveyi bulan ¿ahlanma süreci kesinlikle Türkiye için bir bäar¿ hikâyesidir. GSYH'n¿n ve ki¿i bä¿na gelirin yaklä¿k dört kat¿na ç¿kt¿¿¿, büyüme h¿z¿n¿n artt¿¿¿, enflasyonun tek haneli rakamlara dü¿ürüldü¿ü, dörudan yabanc¿ sermaye yat¿r¿mlar¿n¿n Cumhuriyet tarihinin rekorlar¿n¿ k¿rd¿¿¿, Türk paras¿n¿n de¿er kazand¿¿¿ ve reel faizlerin geriledi¿i bir dönem gerçekten de bir bäar¿ hikâyesidir.Ya 2013 sonras¿ döneme, yani mevcut iktidar¿n ikinci on y¿ll¿k icraat döneminin ekonomik performans¿na ne demeli? Bu dönemdeki performans¿n bir bäar¿ hikâyesi olmad¿¿¿ kesindir. Bugün GSYH da, ki¿i bä¿na gelir de 2013 y¿l¿n¿n çok gerisindedir; enflasyon rekor seviyede yüksektir; 2021 d¿¿¿nda büyüme h¿z¿ son on y¿ld¿r sürekli yavälamaktad¿r; TL rekor seviyede de¿er kaybetmi¿tir; makro göstergelerin çöu on y¿l öncesinden kötü durumdad¿r.Türkiye'nin yükseli¿inden pek hazzetmeyen d¿¿ güçlerin varl¿¿¿na küku yoktur; ama unutmamal¿ ki bäar¿ hikâyesinin yaz¿ld¿¿¿ ilk on y¿lda da ayn¿ güçler vard¿. O halde kabahati sürekli d¿¿ güçlerde arama kolayc¿l¿¿¿ndan vazgeçmekte yarar vard¿r. Türkiye'nin as¿l meselesi siyasi ve ekonomik istikrard¿r; hukuk devleti ve adaletle ilgili sorunlard¿r; belirsizli¿in ve risklerin yüksekli¿idir; öngörülebilirli¿in olmamas¿d¿r; yat¿r¿m ortam¿n¿n kötülü¿üdür; liyakatten sap¿lmas¿d¿r; denge ve fren mekanizmalar¿ olmayan Bäkanl¿k sisteminin keyfiliklere kap¿ aral¿yor olmas¿d¿r; iç siyasi gerilimin yüksekli¿idir; sälam para, denk bütçe, fiyat istikrar¿ gibi konularda uygulanan, iktisad¿n evrensel yasalar¿na ayk¿r¿ ekonomi politikalar¿d¿r. E¿er gerçekten dünyan¿n on büyük ekonomisinden biri olmak istiyorsa, Türkiye "çuvald¿z¿ bäkalar¿na bat¿rmadan i¿neyi kendine bizlemeli" ve bu sorunlarla yüzle¿melidir.
1961'de bälad¿ her ¿ey, Haydar Päa Tren Gar¿ndan davul ve zurnayla u¿urlanan ilk ekibin gitti¿i Almanya, ¿u anda çok say¿da Türk'ün yäad¿¿¿ bir co¿rafyaya dönü¿tü. Ku¿aklar ku¿aklar¿ takip etti, kimi göç etti kimi orada do¿du. Hâlbuki bälang¿çta sadece misafir i¿çiydiler. Çal¿¿¿p, para kazan¿p döneceklerdi ülkelerine, ancak Almanya'da bälayan misafirlik, Türkiye'de misafirli¿e dönü¿tü. Almanya'da göçmen i¿çi, Türkiye'de Almanc¿ oldular. Zaman içerisinde artan i¿çi göçü say¿s¿, Alman siyasal ve sosyal sistemini korkuttu. Almanya Türklere geri dönün çär¿s¿nda bulundu. Kimi bu çär¿ya yan¿t vererek Türkiye'ye döndü, kimi farkl¿ yollarla Almanya'ya gitmeye devam etti. Petrol ambargosu, ekonomik krizler, 11 Eylül sald¿r¿lar¿ Türklerin aleyhine i¿ledi. Göç bazen tersine döndü, bazense sürdü. ¿u anda yerle¿mi¿ bir göçmen kitlesi olu¿tu. Böyle bir kitle üzerinde arät¿rma yapmak beni heyecanland¿rd¿, bu heyecanla bu kitab¿n olu¿umu gerçekle¿ti. Almanya'daki Türklerin kimlik ve aidiyet duygular¿, kültürel edinimleri, sosyo kültürel düzeyleri, yäad¿klar¿ problemler gibi birçok süreç bilimsel veriler ¿¿¿¿¿nda bu kitapta siz okuyuculara sunuldu.
Bat¿ dü¿üncesi gerek Ortaçä, gerekse Yeniçä boyunca hep Kilisenin ekseni etraf¿nda dönmü¿ durmütur. Dü¿ünce adamlar¿ Ortaçäda, Kilisenin dörular¿n¿ rasyonel temellere oturtma, Yeniçäda da kiliseden kurtulma yönünde hamleler yapmakla üräm¿¿lard¿r. Bu hamleler farkl¿ boyutlarda kendini göstermi¿tir. Kiliseyi reddetmekle birlikte Tanr¿y¿ ve Din'i reddetmeyen e¿ilim ile her tür dinsel anlay¿¿¿ toptan reddeden iki e¿ilim belirmi¿tir.Bat¿ felsefe hareketlerini anlaman¿n yolu biraz da bu hareketleri üreten sosyal ¿artlar¿ ve anlay¿¿lar¿ kavramakla mümkün olacakt¿r. Kant yäad¿¿¿ dönemde Kilise paradigmas¿n¿n säl¿kl¿ bir dinsel anlay¿¿tan uzak oldüunu tespit eder ve di¿er dinlerin varl¿¿¿n¿ da dikkate alarak sälam bir dinsel anlay¿¿ için ortak bir zemin bulmay¿ ister. Onun bu çerçevede yäad¿¿¿ toplumun dinsel anlay¿¿¿n¿n üstüne ç¿kt¿¿¿n¿ ve din fenomenine bütüncül bakmay¿ bäard¿¿¿n¿ söyleyebiliriz.
With the transition to the information age, a large amount of personal data has begun to be collected through technology. Following the digital traces of users and recording their personal data through technology have made them vulnerable. Users whose every move is monitored through technology have lost their control over the data that everyone can access. This situation has revealed data security and privacy problems. This book, which is interdisciplinary, transdisciplinary and multidisciplinary, deals with data security and privacy issues regarding digital technologies. The book examines data security and privacy issues in computer science and communication. The articles in the book deal with issues such as the information age, digital communication, big data, digital literacy, digital capitalism, metaverse, in the axis of data security and privacy. Presenting the subject from different perspectives, the book will guide researchers and experts who will work on data security, privacy and digital communication.
Abonner på vårt nyhetsbrev og få rabatter og inspirasjon til din neste leseopplevelse.
Ved å abonnere godtar du vår personvernerklæring.